Herkese merhabalar. Bazı insanlar vardır ya, bizleri sinirlendirmek için parayla tutulmuş gibidirler. İşte bu yazımda sizlere onlardan söz etmek istiyorum… Eleştirilmeyi sevmeyen bir insan mıyım derseniz, hayır, eleştiriyi severim. Eleştiririm de, eleştirilirim de, sonuç itibariyle önemli olan eleştirinin niteliği, kimin yaptığı; ya da kime yapıldığı, ve bir de elbette yapıcı olmasının gerekliliği… Anlamışsınızdır, bir eleştiri aldım; ve sinirlendim… Anlatınca hak vereceksiniz…
Soruyorum size: kahve neyin içinde yapılır? Kahve fincanları kahve içmek içindir öyle değil mi? Dolayısıyla, kahveyi, eğer özel bir istek olmazsa, gelen misafirimize kahve fincanında ikram ederiz… Peki ya misafirimiz, “Sabah ben de kahve yaptım, ama bardakta değil de fincanda içtim…” derse; bir başka kişi de ona, “Peki şimdi bardakta mı içtin?” dediğinde, imalı imalı, “Yooo” derse… Sinirlenmez misiniz? Kardeşim sabah evinde kahveni nasıl içtiğini gördüm mü de farklısını yapayım? Ya da söyledin mi bardakta içerim diye? Kime neyi ima ediyorsun? Sen değil misin fal baktırma delisi olan? Bardakta içtiğin kahvenin falına nasıl baktıracaksın?
Aynı kişi kahvesini bitirdikten sonra, “Soğuk da olsa içiliyor işte, yeter ki kahve olsun” derse ne yaparsınız? Ben çatlayanlardanım. Aynı kahveyi ben de içtim diyebiliyorum 🙂 Telefonla konuşacağına kahveni içseydin soğumazdı kardeşim. Ki bazen bazı konularda mütevazi de olmamak gerekiyor: Kahve yapmak konusunda en usta kişilerle yarışırım. Çünkü kahveyi çok severim. Çünkü, kendi yaptığım kahve bile olsa, beğenmediğim zaman kendimi eleştiririm, ve eleştirmekle de kalmam: Midem bulanır… Hal böyle olunca, bir de söz konusu kişi ben olunca… Sinirlendim biraz, sizlerle de paylaşmak istedim. 🙂
İnsanın bazen öyle zamanları oluyor ki, en sevdiği kişilerin bile nazını çekemiyor sanırım. Ben de şu anda sinirlenmekte haklı mıyım, haksız mı bilemedim, ama, sonuçta kimseye bir şey de ispat etmek zorunda değilim…
Kahve denilince aklıma başka bir şey geldi şimdi; yakın çevrem de benimle birlikte kahve delisi olduğu için, şimdi anlatacağım şey, yanımda gerçekleştiğinde komik de gelmişti hatta… Şaşırmıştım…
Bir gün, sevdiğim bir ablamın evine gitmiştim. Sadece ben de değil, kalabalık bir grup olarak gitmiştik. Evine gittiğimiz abla oldukça marifetli; güzel yemekler yapar, değişik şeyler yapmayı sever. Kahvesi de güzel oluyordur muhtemelen…. Ne alaka diyeceksiniz, anlatacağım şimdi… Sözünü ettiğim ablanın oturma odası ile mutfağı bir. Biraz oturduktan sonra kahvemizi nasıl aldığımızı sordu, herkes nasıl içtiğini söyledi. İlk önce sade içenlerin kahvesini yaptı… Sonra, orta şekerli içenlerin kahvesini yaparken, içimizden birini çağırdı, ve, “Gel şekerini sen ayarla, ben yapmaya devam edeyim sonra…” dedi… Nasıl yani dedim kendi kendime. Çağırılan kişi de duruma alışkın gibi gitti, kahvenin şekerini attı, ve gelip yerine oturdu…
Bu durum bana tuhaf gelmişti. Şimdi düşünüyorum da… Muhtemelen bir nedeni vardı. Daha önceden bir yaşanmışlık… Biraz önce beni eleştiren kişiye de benzer bir şeyi ben mi yapsam acaba… :)Sanırım hakediyor bazı kişiler, bazı ince eleştirileri. Hakedene hakettiğini vermek lazım öyle değil mi?
Bir yanıt bırakın