Bazı insanlar var, Allah’ın takdirine bıraktığımız, hayatlarımızda yerleri olmaması gereken insanlar… Bir de bazı insanlar da var ki, bu insanların, kişiliklerini sergilemelerine izin verenler… İki grubun da işi zor aslında. Aslında ben bu iki insan grubunu, kemiren; ve de kemirilen canlılar olarak iki gruba ayırıyorum. İsterseniz ne demek istediğimi örneklendireyim, siz de daha iyi anlamış olursunuz…
Bir kemirilen canlı düşünün, ilkel bir ortamda, mesela bir ormanda… Kemirilen camlı dolaşırken bir kemirgen onun sırtına yapışıyor… Bildiğiniz gibi, kemirgenler kemirmeden yaşayamaz, beslenemezler. Kemirilen ise canlılığını sürdürmek için farklı şekillerde beslenmek durumundadır, mesela etle, ama etle beslenmek için et bulmak zorundadır; bulduğu eti tükettikten sonra ise, acıktığında yine başka bir et bulmak zorundadır. Ama kemirgenin işi kolay, kemirilen beslendikçe; ve canlılığını devam ettirdikçe, kemirgen onun sırtını ev olarak benimser, ve hayatını hiç yorulmadan sürdürmeye devam eder. Kemirilenin işi zor, kemirenin işi ise kolaydır, ama, kemirilen de bir süre sonra kemirilmeye alışır, ve kemirildiğini hissetmez bile…
Şimdi bahsettiğim iki insan grubunu daha iyi anlayabiliyorsunuzdur sanırım. Birileri başka birilerini kemirirken, diğeri kemirilmeye o kadar alışmıştır ki, kemirildiğinin farkında bile değildir. Kemirilen yaşamını sürdürmeye çalıştıkça kemiren onu tüketir… Bir kısır döngüdür, sürer gider… Ne yaparsınız ki, elden bir şey gelmez… Ortak yaşam diyorlar bunun adına… Saygı diyor bazıları. Ya da daha farklı herhangi bir şekilde isimlendiriliyor.
İşin ilginç yanı ise şu: Kemirilenin bir şey hissetmemesi için de çalışıyor insan… Kemirgen ama insan; insan da düşünebilen bir varlık olduğu için, aslında kemirenin de işi çok kolay olmuyor. Ama kemirmek, kemirilmekten her zaman daha kolaydır, biraz çalışma gerektirse de önemli olan kolayı seçebilmektir. Sonrasında da uygulayabilmek… Kemirilenin ne önemi var? O hayatını zaten bir şekilde, öyle; ya da böyle devam ettirmiyor mu?
Ne kemirilen, ne de kemiren olabilmeniz dileği ile, çünkü bu iki insan grubundan daha farklı insan grupları da mevcut hayatta, kendin pişir kendin ye tarzı insanlar da var mesela 🙂 Belki bir gün, boş bir zamanımda onlardan da söz ederim sizlere 🙂
Bir yanıt bırakın