Geçecek Biliyorum…

Yorucu bir günün sonunda, iki satır da olsa yazmadan veda edip, bilgisayarımı da kapatıp gidemedim. Sabahın erken saatinde başlayan yazı maratonu; ve site bakım işleri bu saati bulmama neden oldu. Kelimenin gerçek anlamıyla çok ama çok yoruldum. Yazılar her zamanki işlerdi; ama bir de işin içerisine site bakımı girince, karıştık… İyi de neden bu kadar yordum kendimi?
Belki de insan bazı zamanlarda, gereksiz işler çıkartıyor kendine; ya da gereksiz zamanlarda gereksiz insanlara çatıyor. Arkadaş o kadar tatlı, o kadar doyumsuz bir varlık ki bir insanın hayatında, ona bir şey olmasına tahammül edemediğiniz anlarda kendinizi farklı yönlere atmaya başlayabiliyorsunuz, bu saatlere kadar çalışıp, deli gibi yorulabiliyorsunuz da… Hatta bazı kişilere karşı kırıcı da olabiliyorsunuz; ama özellikle dikkat edilmesi gereken konu: kırılması gereken kişiyi doğru zamanda kırmak; belki de sinirini ondan almak… Zaten haketmiş, ona mı üzüleceğim? Öyle değil mi? Sanırım son zamanlarda stres yönetimi ile ilgili biraz fazla yazı yazdım, o arada, komşuda pişti, bana da düştü biraz bilgi…
Biliyorum bu günler geçecek. Biliyorum ki benim arkadaşım bu zor günlerden anlının akıyla çıkacak. Tüm bunlar birer hatıradan başka bir şey olmayacak. İyi insanlar her zaman mükafatlandırılırlar; biliyorum. Ama ben işte, takıntılı ben…
Ne gereksiz bir yazı oldu bu böyle. Silip atmayacağım, belki konu kirliliği olacak, ama yazdım artık bu kadar 🙂 Yazının başında söylemiştim çok yorgun olduğumu, yorgun insan nasıl kafasını toplasın da yazı yazsın? Suç sizin eğer tüm bu saçmalıkları bu satıra kadar okuduysanız, benim değil ki 🙂 Kategorinin adı bu, Günlük. Ben saçmalarım, saçmalarım, hatta şu anda iyice dağıtmış durumdayım. siz neden okuyorsunuz kardeşim, okumayın, gidin başka yerlerde dolaşın, neden benim günlüğümü okuyorsunuz ki sanki? Bu yazının yazı değeri çok yüksek oldu ya nasıl değerlendirsem 🙂
🙁 Biliyorum, her şey geçecek 🙁

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*